Thursday, May 19, 2011

19 Mayis...

Yukaridaki resimde bir genc Ataturk'e isteklerini/sorunlarini iletiyor ve paylasiyor yazip verdigi kagitla. Ataturk'un yuzlerce genclige verdigi onemi anlatan ya da onlardan beklentilerini soyleyen sozlerini yazabiliriz ama bu fotograf bize o sozleri anlatan/kanitlayan bir resim. Eger dikkat ederseniz Ataturk'un yuz ifadesine, o gencin soylediklerini ne kadar onem vererek dinlendigini ve buda genclige gosterdigi saygiyi ve onemi bize kanitlar.

Simdi ise ulkemizi yoneten sahis ulke yalnisliklarina/haksizliklarina sessiz kalmayan ve haklarini isteyen genclere kizip o genclerin karsina kendi genclerini cikaracagini soyleyerek tehdit ediyor.

Ataturk ulkesi icin calisan, kimliginden utanmak yerine gurur duymasini isteyen akilli/cagdas caliskan genclik isterken simdikiler Arap/Emperyalizmin usagi olmaya hazir, calismadan/hak etmeden bir yerlere gelmek isteyen okumus cahil genclik yetistiriyor.

Okumus cahil derkende Ataturk'un sozlerini hatirlatmak isterim, hani gercekleri goremeyen okumus cahiller!

Ulkemiz bana gore 8 yildir bir Kurtulus Savas'i veriyor. Bu seferki Turkiye'yi parcalamak ve ele gecirmek isteyen dis guc ve ona yardim eden ic gucler yerine, Kurtulus Savas'i sonrasi kurulan Turkiye Cumhuriyeti'ni yikmak isteyen ic guc ve ona yardim eden dis guce karsi savasini vermektedir. Kaleler hemen hemen ele gecirilmis olsada onlerinde en buyuk kale olan Ataturk sevgisi durmaktadir. O'nu yikmak icin Ataturk icin son yillarda duzme tarihi bilgiler ya da belgesel fimler goruyoruz.

Onumuzdeki secimlerde bu Cumhuriyet dusmanlarindan kurtulmayi basarsak bile onumuzde zorlu bir yol var. Cunku bu 8 yil icerisinde yalan/dolan bilgiler ile yetistirilmis gencler var ve bunlarin bir cogu hileli sinavlar ile bir yerler kazandirildi. Yani aynen askeri darbelerde bir cok genclik kaybedilmis gibi bu sivil darbe ilede gencligin bir bolumunu kaybettik. O yuzden onumuzdeki nesilere Ataturk'un nasil bir lider oldugunu ve nasil yoktan bir ulkeyi milletiyle var ettigini anlatip, onlara bu ulke'nin medeni ulkeler arasinda yer alabilmesi, insan gibi ozgur/demokratik bir ulkede yasamak istiyorlarsa tek yolun Ataturk'un cizdigi yol oldugunu gosterip ogretmeliyiz. Iste bu gorev en cok anneler ve ogretmenlere dusuyor. Aynen Ataturk'un dedigi gibi genc nesilleri yetistirmediki en buyuk gorev onlarin.

Umarim bu onumuzdeki secimlere hile karismaz ve halk bu ic dusmana gereken cevabi sandik basinda verip bu savasida kansiz olarak kazanacak!

Asagiya Ataturk'un partisine yaptigi konusmasinda genclige miras olarak biraktigi konusmasinida paylasiyorum. Bunu sadece gencler degil hepimiz okumaliyiz ve soylenenleri yerine getirmeliyiz cunku cumhuriyetimize sahip cikmak hepimizin (ulkesini sevenlerin) gorevi!

P.S:Rahmetli Turkan hocayida saygi ve sevgi ile aniyorum. Ataturkcu gecinip sonra ona yobazlarin yaptigi gibi saldirip/saygisizlik yapan ve onun yaptiklarini bir kalemde silip atanlarida kiniyorum!

NUTUK (Söylev) - Ankara, 20 Ekim 1927

Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Ekim 1927 tarihinde Nutuk'un sonunda Türk Gençliği'ne yönelik yaptığı konuşmadır (Seslenişi). Nutuk, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı anlattığı 15 - 20 Ekim 1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kongresinde otuz altı buçuk saat süren tarihi konuşmasıdır.

Türk Gençliğine Bıraktığımız Kutsal Armağan

Saygıdeğer baylar, sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım

Baylar, bu söylevimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun, bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.

Bu sonucu, Türk gençliğine kutsal bir armağan olarak bırakıyorum.

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK - 20 Ekim 1927